bugün

entry'ler (332)

yaşlı annesini huzurevine gönderen ateist

bu nasıl bir ön yargıdır anlam veremedim. bu lafları camide mi öğretiyorlar insanlara acaba? hayır benim evimin dibindeki caminin hocası atesitlerin anasını babasını satan, uyuşturucu kullanan insanlar olduğunu söylüyor ve sanırsam cemaatte onu haklı bulup öfkeleniyordu.

5 numaralı yazı son derece açıklayıcı olmuş. yurtdışında insana o kadar değer veriyorlar ki huzur evleri yaşlıların gitmek istediği yerlerdir. sosyal devlet anlayışı da bu olsa gerek ve bu anlayışı türkiye'de bulaman zor. dolayısı ile elden ayaktan düşmüş yaşlılarımıza evlatlar olarak bizler bakmak zorundayız.

kutsallar üzerine

yazımda filmi desteklediğim gibi bir anlam çıkarılmaması gerekirdi. Bu filmin savunulacak bir yanı zaten yoktur. Maalesef bütün dinler, duyulan veya duyulmayan yöntemlerle biribirlerine karşı son derece acımasızlar. Bu noktada tahammül sınırı düşük yegane dinin islam olduğunu görmekteyiz. filmdeki karelerle filmden sonraki karelerin ne farkı vardır? Yönetmen filmin sonuna bir şeyler ekleyebilecek olsaydı bu sahneleri ekler ve ben haklı çıktım savunuculuğu yapabilirdi. Sonuçta eleştiri veya küfür karşılığını yine eleştiri veya küfürle bulmalıdır. Böylece Şiddet eylemlerine girip dünya önünde küçük düşülmez ve itici bir inanç olmaktan çıkılırdı. Müslümanlar bunu yapmamakta ve her eleştirel bakış açısını sıfıra indirgeyerek kendilerinin haklı olduğunu savunmaktalar. Bunun müslümanlığa hiçbir faydası olamaz. Dolayısı ile şiddet eylemlerini kınamanız gerekirken savunmanız yanlıştır.

Size göre Hz. Muhammed demem gerektiğini biliyorum ancak bu yazının yazarı olarak kendi düşüncelerimi aynen yansıtmam doğaldır. Olayı askerlik arkadaşı moduna indirgemek bu nedenle yersizdir. Yazımdada belirttiğim gibi evrendeki her varlık benim için eşittir ve bu muhammed, musa ve isa için de geçerlidir (karl marx'a hz lakabı takmadığım gibi).

Zaytung haberi için yapılan spoilerin sonunda "aynı mantık neredeyse" ibaresi yer almakta. Zaten her iki kutsalın eşitliğinden bahsetmiyorum demektir bu ifade. Bu kadar mantıksız olsaydım materyalist olmazdım diye ufak bir espiri yapma hakkımda doğdu sanırım.

yazımın altındaki her iki karşıt görüş bir paragraf dışında son derece ılımlıydı. bunu için teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum zira ne zaman din içerikli bir yazı yazsam küfürü yiyordum. beğenmediğim paragrafta "tanrı seni seviyor evlat" ifadesi yer almakta. Bu ifade, sen ne ne dersen de inancın geçersiz anlamına gelmektedir. Bunlara hiç gerek yok arkadaşlar.

kutsallar üzerine

Kutsal kavramı, toplumları arkasında sürükleyen ve onların saygı duymasını gerektiren olgudur. Ayrıca kutsal dediğimiz şeyler genelde dinlerle alakalı dokunulmazlardır. işte tamda bu noktada, yani dokunulmazlar noktasında ayrışmalar başlar. Ayrışmaların çoğu dokunulmaz diye bir kavramın olmadığı yönündedir(materyalizm). Bunun dışında, her bir inancın ayrı bir kutsal ögesi vardır ve dünyanın herhangi bir yerinde bir inanışça bu kutsallar diğer inancı görmezcesine çiğnenmektedir. Kutsal denen öge bir insan, hayvan veya bir eşya olabilmektedir.

Bugünlerde bir filmdir gitmekte ve bu film dünyayı sarsmakta. Sebebi ise kutsala kast ve onu kötü göstermek. Filmin adını vermeye gerek yok zira bu yazıyı okuyanlar tüm dünyada olduğu gibi saldırganlıklarını burada da gösterecektir. Film müslümanlığın sanıldığı kadar masum olmadığını anlatmakta. Kim tarafından? Bir hıristiyan tarafından. Sonuçta dinler savaşının devam ettiğini gösteren bir kanıt niteliğinde olan bu film dünyanın çeşitli bölgelerindeki müslümanları ayaklandırmaya tekrar yetti. Çünkü bu dünyada dokunulmayacak bir şey varsa o da müslümanlık ve muhammed'tir. Kendisinin görüntüsü bile yoktur. isa'ya allahın oğlu diyen ama buna rağmen çeşitli ortamlarda türlü tiplerde çizilen isa'ya kıyasla muhammed'in tek bir sureti yoktur. Aslında bu davranışla allahın katında hissettirilen tek insan odur. isa'ya allahın oğlu dendiği için kızan müslümanarın bu noktada biraz düşünmeleri gerekir. Neyse.

Konudan çokta sapmak istemiyorum zira bu film dinler arası bir savaş niteliğindedir. Densizin biri olacakları bile bile (müslümanların davranışını kestirmek zor değildir) bu filmi yapmış ve dünyaya yayınlamıştır. Bunun üzerine mısır'da, türkiye'de ve diğer müslüman veya müslümanların gurbetçi olarak yaşadığı ülkelerde bir infiale sebep olmuştur. Bu senaryo daha önce danimarka'daki karikatür krizi ile aynı niteliğe sahiptir. Asla islam dini ve muhammed eleştirilemez. Bu davranış diğer dinlerde de geçerlidir ancak dünyada en büyük tepkiyi islama yönelik saldırılarda görebilmekteyiz. Bu filmi bir hıristiyan yapmış ise, zaten al birini vur ötekine. Savunulan olgu her zaman için kutsal olandır. Asla eleştiriye tahammülü olmayan insanlardır bu zatlar. dünyaya verdikleri zararın haddi hesabı yoktur. Uğruna milyonlarca insan katledilmiştir. inançlarında insan en değerli varlık iken, kendilerince doğru yoldan sapmış olan insanları katletmek veya onlar için katli vacibtir fetvaları vermek en doğal haklarıdır. kendinden olmayanı amele sümüğü gibi duvara yapıştırmak, ezmek, linç etmek kendilerince allahın onlara bahşettiği öncül işkence hakkıdır. Gerisi cehennem denen ne üdüğü belirsiz ateşten acılar ocağında zaten allah tarafından halledilecektir. Madem inandığın varlık olan allah doğru yoldan sapmış günahkarlara bu acıyı tattıracak, senin bu fani dünyada kılını kıpırdatmana ne gerek vardır? SEn allah mısın ki fani dünyada kişilerin düşünceleri yüzünden şiddet görmelerine önayak oluyorsun? KOMiK!!!

Zaytun'da bir haber var. haberin konusu rte'nin dana eti yediği hususu. haberde hinduların utube'da çıkan görüntüler üzerine isyanı anlatılmakta. yani bir kutsal, başka bir inanç tarafından çiğnenmekte. güldüm, evet dedim, işte budur. gerçektende hindular müslümanlar gibi ayaklanmalı mı acaba? bence ayaklanmalı. yukarda bahsettiğim kutsal kastı ile aynı mantık neredeyse.

Kutsala dair;

biR MATERYALiST iÇiN KUTSAL OLANlar madde ve enerjidir. materyalizmin doğasında yaratan yoktur. felsefe, günümüz bilimi tarafından da desteklenmektedir. dolayısı ile soluk alan veya almayan herşey kutsal olduğu kadar, biri diğerinden daha da önemli değildir. yani bu mantıkta kutsal olan hiçbir şey materyalizmde yer almaz. dünyada hiçbir olgu eleştirilemez değildir. sorgulamak ve doğru olanı anlamak en önemli davranıştır. 6. his olmadığı sürece gerçek dünya ayaklarımızın altında ortalama 70 yıl yaşamamız için raslantılar eseri oluşmuştur. bunun değerini anlamak varken trilyonlarca olgudan birini seçip ona anlam yüklemenin hiçbir gereği yoktur. belkide bu yüzden günümüz dünyasında yaşanan saçmalıkları sindirmek bizlere zor gelmekte. insanları birbirine düşüren felsefeleri idrak etmek ve neden sorusunu sormak anlamsızlaşmakta.

sizi asla anlayamayacağım. ama benim yaşamımı şekillendirdiğiniz için de affetmeyeceğim.

dindarları için sakıncalı filmler

Bu tür filmlerde hayatın başlangıcı veya işleyişi tanrının dışında gelişmektedir. Bu nedenle, semavi dinlere inananlar için izlenmesi sakıncalı ve rahatsızlık verici filmler sınıfına girmektedirler. Benim listem aşağıda verilmektedir.

1- Promethyus (yaratan uzaylı faniyi arayış)
2- Harry Potter serisi (sihir dünyası)
3- 6.His (peygamberlik derecsinde algılama)
4- Fight Club (yeni yaşam ve düzene isyan)
5- Titanların Savaşı (Eski Yunan Tanrıları)

gsm operatör kampanyaları

Gsm operatörlerinin müşteri Çekmek için yaptıkları ve arap saçına dönen kampanya kargaşasıdır. Bir yerden sonra ipin ucu o kadar kaÇmıştır ki bunu kıskanan azrail, ahiret iÇin bile bir kampanya geliştirilmiştir.

Degerli günahkar abonemiz, geçmiste olan namaz, oruç, zina, kumar, karı, kız, disko, bar ve alkol borçlariniz bulunmaktadır. Azrailin tatlıya bağlayalım kampanyası yoğun istek üzerine uzatılmıştır. Götü kurtar yaz...2222'ye gönder Ahirette sorulacak 50 soru cebinize gelsin. Hayırlı ramazanlar.

kadın nüfusunun erkek nüfusundan fazla olması

kadınların erkeklerden fazla olmasının en önemli etkeni dünyada süre gelen savaşlardır. Erkekler, savaş sayesinde yapay seçilime kurban gitmektedir. Kadınlar ise bu savaşlardan en büyük acıları tadarak çıkmışlardır. Evrim süreci kadını acıya daha dayanıklı hale getirmektedir. Böylece normal hayat süren iki cinsten kadınlar daha uzun ömürlü yaşamaya başlamıştır. Gerek savaşlardaki kayıplar, gerek kadınların acı eşiğinin fazla olması genelde ülkelerdeki kadın erkek oranının 52'ye 48 olması ise sonuçlanmıştır.

ateisthane

açılması gereken bir felsefe evidir. görüş evidir. madem her din kendine mekan yapmış, ateistlerde açsın bir mekan ve bangır bangır söyleşiye çağırsınlar ateistleri. bakalım laik olupta kendini müslüman sanan türkiye gibi ülkelerde buna izin verecekler mi? ateisthaneden günde bir kere yapılan çağrıya dayanabilecekler mi? ona, ezana duydukları saygıyı gösterebilecekler mi?. Hiç sanmam. aslında bunu ben de isteme çünkü kendi inandığım görüşün bu şekilde insanlara empoze edilmesini istemem. her şey empatide yatıyor çünkü.

ezan gürültüsüne çareler

Ezan, müslümanları namaza çağıran çağrı olarak tanımlanır. Ezan, müslümanlığın ilk zamaları olan 600'lü yıllarda inanaları camiye çağırmak yapılan bir uygulamaydı. Ancak zaman ilerledikçe ve bilim geliştikçe ilk olarak ses megafondan verilmeye başlandı. Çünkü ana yerleşim yerleri gelişiyor ve büyüyordu. BU andan itibaren gürültü tufanı başladı. Öyle bir gürültü ki hala günümüzde zamanı tuttutramayan müezzinler sayesinde en az yarım saat süren bir gürültü tüm şehirleri kaplamaya başladı. zaman ileliyor ve her şey ve özellikle saatler dijital olmaya başlıyordu. Tüm namaz vakitleri zaten biliniyor, buna yönelik yıllık imsakiye takvimleri yayınlanıyordu. Saatlerin ve cep telefonlarının gelişimi ile birlikte aslında zamanı belli olan namazlar daha rahat takip edilebiliyordu. Yani ezanın camiden megafon aracılığı ile okunmasına gerek bile kalmamıştı. Ancak gelin görünki din kendini her alanda, her yerde ve her zaman göstermek zorundaydı. Ezan için türlü arayışlara girildi. Kimi ezanın okunmasına bile gerek olmadığını savunurken, kimi de ortak radyo yayını ile aynı anda camilerden okunmasını önermişti. Son öneri neden kabul edilmedi bilmem ama ben ilk öneriyi her zaman savunumuşmdur. Çünkü kur saatini ve kalk git namazına diyebilirim herkese. Aynı şekilde kilise çanları için de bu sorun geçerlidir. Ancak tüm dinler bunun geleneksel bir kavram olduğunu savunurlar. Bence bu sadece bir savunmanın altına gizlenmekten başka bir şey değildir. Mesele gelenekler değil, her alanda dinin yaptığı gibi beyin yıkama ve kendini hatırlatmadır. Bir çocuk yetiştiriyorsanız bunu çok daha rahat anlarsınız. Çünkü çocuklarımızı asla tarafsız yetiştirmediğimizi görebiliyorum. Hakim sesler insanda merak uyandırıyor ve onu sorgulatıyor. insanoğlu kolay olan kavramı kabullenmekte bir numarıdır ve kimsenin bunu bile bile yapmaya hakkı yoktur.

Çözüm yazımın içinde belirtildi zaten. Ezana ve çana bu devride gerek yoktur. insanlar inançlarını başkalarına empoze etmeden yaşamalıdır. Fakat açıkça belirtmek gerekirki bu konuda hiç bir ümidim yoktur. Çünkü dinler, içlerinde hoşgörü barındırıyorlarsa bu uygulamaları çoktan değitirmiş olurlardı.

edit: sizi gördüğüme mutlu oldum. düşümcemde yanılmadığımı kanıtlmaya devam edin (hoşgörü) ve eksileyin. umurumda mı sanki?

din olmasaydı

Pek çok muhafazakar, din sayesinde ahlaki yükümlülüklerimiz olduğunu söyler. Oysa, dünyadaki felsefik gelişim ve ahlak olgusu dinler yeryüzüne inmeden varolmuştur. Zaten dinler kendi orjinlerini bu kültürlerden yararlanarak oluşturmuştur. Bu basit mantıkla değerlendirildiğinde, din olmasaydı hiçbir şey değişmez hatta daha da ileriye giderdi. Maalesef dünyanın büyük bir kesimi 2500 yıldır yerinde saymakta, saymakla kalmamakta ve tüm bilimsel gelişmeleri sekteye uğratmaktadır. Ayrıca siyasal yönden bir çok kirli ideolojiyi de beraberinde getirmektedir. Çünkü, ilk önce din vardır, sonra bunu kullanarak emperyalizmi geliştirdiler ve para kavramı ortaya çıktı. Bu üçlem, bence şeytan üçgeni, birlik olup dünyadaki adeletsizliği doğurdu. işte gerçek ahlaki çöküntü burada başladı. Yazıma da bu nedenle ahlaktan başladım ki dinin savunduğu en önemli öge aslında onda olmayan bir kavramdı.

Bakın richard dawkins ne diyor.

-insanların iyi olması için Tanrı korkusuna ihtiyaç vardır diyenlere ne cevap verirsiniz?

- Ne kadar kötü bir düşünce bu, ne kadar üzücü! Tanrı’yı gökyüzündeki polis gibi görmek bu. Eğer karşınıza sadece Tanrı korkusu duyduğu için iyilik yapan, ya da Tanrı’dan korktuğu için kötülük yapmayan biri çıkarsa onunla arkadaş olmayın. Polisin yakalamasından korktuğu için hırsızlık yapmayan biriyle yakın ilişkide bulunmak istemezsiniz.

metropol mektuplari

--spoiler--
evet insanlar inanırlar ve inanmanın gerektirdiği görevleri yerine getirirler. bunun için ezan okunması, kilisede çan çalınması gerekir.

alkol yasaklanmasına gelince kitabımızda niçin yasaklandığı belli. bilmeyen zaten cahillikleriyle milletin sinirini bozup boktan fikirlerini paylaşmasınlar.
he eğer diyorsan ki baştakilerin yasaklamasından bahsediyorum; ona diyecek lafım yok işte.
--spoiler--

Ezan ve çan zamanının gerekleri olabilir ama bu zaman için böyle bir ihtiyaç yoktur. Ha dersen ki bunlar geleneksel davranışlar, ben onunda gelenksel olduğu kanısında değilim. Din nedense kendini her zaman hissettirmek ve insanlara kendini dikte ettirmek ister. Ben burdayım beni unutma. Aslında ateistlerin en büyük hatası da bu zaten. Ne mi? Bir ateisthane açmamaları.

Alkol konusunda uzlaşmacı olduğunu görüyorum fakat baştakiler derken onlarında bu dinin temsilcileri ve alahın kulları olduğunu unutmamak gerekir.

daha güzel bir uludağ sözlük için tavsiyeler

din kelimesi kaldırılmalı ve yerine sadece inanç konulmalı. Din yazanlar sözlükten çıkarılmalı. kadını aşşalayıcı muhabbetler yasaklanmalı. Dakika ve skor gibi gereksiz bir eylem hor görülmeli ve sözlük başında bira içenler uyarılmalı. Yasak.

allah yoktur

Gerçekte allah yoktur. Ancak her iki taraf ta kendilerinin haklı olduklarına inanırlar. Fakat allah vardır deyip bunu tüm topluma baskı aracı olarak kullananlar (kilise çan çalar, camide ezan okunur, alkok yasaklanır vs.) zaten inandırıcılıklarını yitirirler. Zira yere indirilen kitaplarda hoşgörü mesajları verilirken aynı kitaplarda ona inanmayanlar cehennem denen ne üdüğü belirsiz bir yerle korkutulurlar. Hem kitap kendi içinde çelişmektedir hem de ona inananlar çelişkili bu kitabı bile anlamamışlardır.

Kuran, incili ve isa'yı kabul eder ama hıristiyanlık ve yahudilik dinlerinin aslında kendinden eski toplumların efsanelerini çaldığı kanıtlanmıştır. BU durumda uydurma iki dini referans gösteren bir üçüncü dinin hiçbir inandırıcılığı kalmamaktadır. Bütün bunlar, bulunduğu bölge halkını ve ticaretini kendi tarafına çekmeye çalışan bir kaç dogmacı felsefecinin işidir.

Allah gerçekten yoktur ve eğer varsa cehennemde yanayım. gÖRDÜĞÜNÜZ GiBi KORKACAK BiRŞEY YOK. ZATEN DiNLERiN AMACI KORKUTMAK VE KENDiNE BAĞLAMAKTIR. NE DEMiŞLER? Korku en büyük mahkumiyettir.

insanlar maymundan geldiyse

Asrın yanılgısını kanıtlayan neden sonuç ilişkisi. Maymun maymundur, insan ise insandır. Tek ortak yanımız ortak atadan gelişimizidir. MÖ 5000 yılında topraktan gelişimize göre daha inandırıcı olan teorem.

Edit: Teorem işte dediğinizi duyar gibi oluyorum. O da iyi niyetimizden olsun gari.

bir kürtaj yapan bütün insanlığı öldürmüş gibidir

kürtaj yapmaya sebep olan erkek egemen mantığın ortaya attığı sav. Kardeşim, sen dinini günaha girmeden yaşamaya çalış. Sanane elalemin vücudundan, günahından? Sen ki bilmez misin kadınlar üzerindeki erkek egemenliğini? kimi kadın tecavüze uğrar, kimi de kocasıyla zorla ilişkiye girmeye itilir. sonrası merdiven altlarında sağlıklıksız kürtaj uygulamaları ve sonucunda kadın ölümleri!!! Ha kürtaj olmassa nasıl olsa sağlık bakanınız doğan çocuklara bakarmış. Bu insanları anlamak zor, çünkü hiç empati kuramıyorlar. Aynı şeyin kenid karısının veya kızının başına geleceğini bilmiyorlar.

Yahu kardeşim, kim isterki kürtaj yatağına yatmayı? Yani kardeşim, kürtaj zorunluluktur ve kadın ölümlerinin önüne geçmek için yasal yollarla siteril ortamlarda ameliyat şarttır.

haddini aşan meslekler

2 numaralı yazıya cevaben;

anlatılanlar dikkatli okunursa ifade verilen yerin bir mahkeme salonu olmadığı ve tamamen sivil giyimli insalardan oluşan bir birim olduğu anlaşılır. Pardon ama böylesi bir ortamda kimin hangi meslekten olduğunu kim anlayacak? Benim tepkim, kendini tanıtmadan orta yere zıplayıp karşısındaki herkese ahkam kesen kümesinin horozlarınadır. Bu diyaloğa suç demek için geçerli sebeplerin olması gerekir ki bu sebebi ben göremiyorum. Hadi suç sebebi var diyelim. Önemli olan, karşındaki kim olursa olsun ona saygı göstermek olduğunu egosu yüksek insanların anlamasıdır.

twitter dünyası

Bildiğiniz gibi, twitter bir sosyal paylaşım sitesi. insanlar twitter'a üye olup ortamda çeşitli yorumlarda bulunuyorlar veya birilerini direk olarak eleştiriyorlar. twitter, ünlülerden veya siyasetçilerden anlık haber alma sitesi olarak iyi bir iş çıkarıyor. Kimi zaman sanal alem örgütlenme mekanı olarak kullanılıyor. Hatta kimi zaman dedikodu alemine dönüşebiliyor. Zamanla twitter'ın bazı yan etkileri de görülmeye başlandı. insanlar, sokakta yürürlerken karşılaştıkları ilginç olayları internete belirli bir kotayla bağlanan cep telefonlarını kullanarak yayınlamaya başladır.

-Şimdi bir simitçi bağırıyor -twitt
-Eylem tüm hızıyla sürüyor. birazdan x caddesinde olacağız - twitt
-kapkaççı çocuk kadının çantasını kaptı - twitt

Tabi bunların yanında facebook gibi sosyal ağları twitter'a çevirmeyi başaranlarda var. Özellikle kar yağdığında, apartman dairesinin penceresinden kafasını çıkarıp fotoğraf çeken makinaları ile sokaklarını çeken bir kısım insanımız anında face'e girip paylaşımda bulunuyorlar.

-bu da bizim sokak
-burda kar yağıyor
-sen hiç kar gördünmü, aha sana kar.

gibi bazı mesajlar veriyorlar topluma.

mafyaya müşteri bulan rus kadın

Bugün bir dost yemeğinde misafir olan bir rus bayan rusya'dan türkiye'ye yaptığı yolculukları anlatıyordu. Anlattığı öykülerin hepsinde uçakta yaşadığı tartışmalar ve sonrasında tartıştığı insanları moskova'daki bir mafyaya nasıl kırdırdığı ana düşüncesi vardı. Tartıştığı insanlarla neden tartıştığını anlatırken o insanların bunu hakkettiğini düşündüren çok fazla neden vardı ama yinede o insanlara cevabını vermekte kullandığı yöntem içler acısıydı.

Bir defasında hostese rusça küfür edip duran bir adamı (hostesin bu anlamıdığını anlamışsınızdır), bir defasında da "benim anam, eşim ve kız kardeşim senin gibi bu saatte uçağa binmez" diyen bir adamı mafyaya yem etmişti. Anlattığına göre, mafyaya bu insanların yerini yurdunu bildiriyor ve mafya adamları pazar yerinde benzetiyordu. Sadece benzetmeyle kalsa iyi, her ay 5000 dolar haraca bağlanıyordu zavallılar. Sohbet uzadıkça bu adamları nasıl dövdürdüğünü deyiverdi. Nasıl mı?

- Senede 3 defa 3, 5 bin dolar veriyorum onlara, onlarda benim istediğimi yapıyorlar.

Be kadın, senin ne farkın kalmış haraca bağlananlardan? Dayanamadım ve bu yazının başlığını ağzımdan çıkarıverdim.

+ senin işin mafyaya müşteri bulmak galiba.
- hıııı.

delinin küfrettiği yere bakan insan

Hepimiz sokakta oraya buraya küfreden aklını kaybetmiş kişiler görümüşüzdür. Bu tür bir akıl kaymasında kişi yüksek sesle küfreder, karmaşık hareketlerde bulunur ama asla kimseye fiziksel bir harekette bulunmaz. Yani zararsızdırlar (en azından benim karşılaştıklarım öyleydi). Çoğu insan bu kişilerin durumlarını bilir ve istifini bozmadan yoluna devam eder ancak bazıları ki daha bugün tanık oldum, aklını yitirmiş kişinin hareketlerini ve küfrünü savurduğu yerde ne var diye dönüp bakarlar. Oysa mantık aranmaması gereken bu tip davranışlara bir anlam katmaya çalışan insanlar aslında en anlamsız hareketi yaptıklarının farkında değildir. BU çelişkiye en az deli olan kadar katkıda bulunmuşlardır. Bir daha ki sefere böyle bir olayla karşılaştığınızda etrafınızdaki insanları bir kolaçan edin. Bakalım ülkemizdeki deli oranı neymiş görelim.

ensedeki barkod dövmesinin anlamı

Ensesine barkod dövmesi yaptıran arkadaşım hiç olmadı ve bu nedenle o dövmeyi neden yaptırdıklarını hiç soramadım. Ancak aşağıda bazı varsayımlarda bulunmak istedim.

a. tüketim toplumuna karşı çıkış.
b. beni okutabilirsiniz, ben bir malım.
d. sevdiği birinin adının gizli olması.

Ensesine veya başka herhangi bir yerine barkod dövmesi yaptırmış bir arkadaşınız varsa, ne anlama geldiğini sorun da bu kadar merak için kalmayalım.

sektörlere göre çalışan ücretleri

insanlar, eğitimlerini bitirdikten sonra hangi sektörde ne kadar maaş ile işe başlayacaklarını her zaman merak etmiştir. Özellikle günümüzde iş bulmanın zorlukları düşünüldüğünde, para kazanma bağbında, yanlış bir alanda eğitim alıp ilerde hayal kırıklığına uğrayacaklarına şimdiden neyin ne olduğunu bilmeliler bence. Geçenlerde bir arkadaşım neredeyse 5. mülakattan sonra işe alınmayacağını öğrendi. Zaten işe alınsa da 5. mülakata kadar maaşının ne kadar olacağı da belli değildi. Bu da düşünüldüğünde boşuna niye zahmet çekesiniz. Sözlük içersinde bir veritabanı oluşturursak fena da olmaz. Ben kendi sektörümden ve maaş aralığından bahsetmek isterim ilkin.

Meslek: inşaat Yüksek Mühendisi
iş Alanı: Statik proje mühendisliği (Ofis, masa başı işi)

Alınan maaşlar;

Yeni Mezun: 1000-1500TL
2 yILLIK: 1500-2000TL
2-5 Yıllık: 2000-3500TL
5-10 Yıllık: 3500-6000TL
10-20 Yıllık: 6000-10000TL
20-35: Hala maaşlı mı çalışıyosun diye sorarlar adama.

Umarım bu işi sulandırmadan (emekli maaşı, asgari ücret vs. gibi konuları gündeme getirmeden)düzgün bir veritabanı oluşturabiliriz. Saygılarımla.